8. Sınıf Kader ve Kaza İnancı Konu Özeti

Kader, Allah’ın (c.c.) sonsuz ilmi ve kudretiyle, evrende olmuş ve olacak olan her şeyi takdir etmesidir. Yine varlıkları istediği şekilde ve biçimde yaratması, insanların özgür iradeleriyle yapacaklarını Allah’ın (c.c.) önceden bilmesi ve düzenlemesidir.
Kaza, ezelde bilinen ve takdir edilen şeyin, zamanı ve yeri geldiğinde Allah (c.c.) tarafından yaratılması demektir.
Yüce Allah’ın (c.c.) ilahi sıfatlarından bazıları kader ile yakından ilgilidir.
Bunlar; ilim, irade, kudret ve tekvin sıfatlarıdır.
İlim, Allah’ın (c.c.) gerek duyular âlemini gerekse duyu ötesine ait bütün nesne ve olayları bilmesidir.
İrade, Allah’ın (c.c.) dilemesi ve dilediğini dilediği şekilde yapmasıdır.
Kudret, Allah’ın (c.c.) her şeye gücünün yetmesi, dilediğini dilediği zamanda var veya yok etmesidir.
Tekvin, Allah’ın (c.c.) canlıları yaratması, yaşatması, rızıklandırması, öldürmesi ve tabiat olaylarının meydana getirmesidir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) kendisine iman hakkında sorulan bir soruya şu cevabı vermiştir: “İman, Allah’a ve meleklerine, kitablarına, peygamberlerine ve kıyamet gününe, kaderin hayır ve şerrine inanmandır.”
Kader konusunun daha iyi anlaşılabilmesi için, Allah’ın (c.c.) evrendeki uyumu sağlamak için koyduğu yasaları bilmek gerekir. Bu yasalar; fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasalar olarak üç grupta ele alınır.
Bu yasalara sünnetullah veya âdetullah denir.
- İnsanın özgür irade sahibi olmasının kader ile ilişkisini öğrendik.
- İnsanın özgürlüğü, zorlama ve baskı olmadan kendi iradesiyle karar vermesidir.
- Sorumluluk ise verdiği karar sonrasında doğan sonuçları kabul etmesidir.
Yüce Allah (c.c), insanın sorumluluğunu gücüyle sınırlı tutmuştur. Allah (c.c), insanoğluna akıl ve irade yanında iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt etmesi için rehber olarak ilahî kitaplar ve peygamberler göndermiştir.
İnsan akıl ve iradesini, iyi ve doğru olanı tercih etme yönünde kullanmalıdır. “Kaderim böyle.” diyerek sorumluluktan kurtulmanın mümkün olamayacağı gerçeğini bilmelidir çünkü insan özgür iradesiyle işlediklerinden sorumludur.
Kaza ve kader ile ilgili kavramlar
- Kaderle ilişkilendirilen bazı kavramlar vardır. Bunlar kaderin doğru ve yanlış anlaşılmasına neden olan kavramlardır. Ecel, ömür, rızık, tevekkül, başarı, başarısızlık, sağlık ve hastalık bu kavramlardan bazılarıdır.
- Doğru bir kader anlayışı ve inancı için bu kavramların kaderle ilişkilerini doğru ve sağlıklı bir şekilde kurmak gerekir.
Kader ve kaza ile ilgili toplumda yaygın olan yanlış anlayışlar
- Allah (c.c.), insanı akıllı bir varlık olarak yaratmış ve ona seçme ve tercihte bulunma imkânı sağlayan irade vermiştir. İnsan, aklını ve iradesini doğru ve sağlıklı bir şekilde kullanmalıdır. Tedbir alması gereken durumlarda önceden tedbirini almalı, yapacağı iş öncesinde elinden gelen her şeyi yapmalıdır.
- Tercihlerini doğru ve helal dairesinde kullanmalıdır. “Kaderim böyleymiş, ne yapsam boş!” gibi söylemlerle sorumluluktan kurtulamayacağını bilmelidir.
Hz. Musa’nın (a.s.) hayatı
- Hz. Musa (a.s.), Yüce Allah’ın (c.c.) insanlara elçi olarak seçtiği kişilerden biridir.
- İsrailoğullarına peygamber olarak görevlendirilmiştir. Dört büyük ilahi kitaptan biri olan Tevrat, kendisine verilmiştir.
- Hz. Musa (a.s.) Mısır’da dünyaya gelmiştir.
- O dönemde Mısır krallarına Firavunadı verilirdi.
- Allah’ın (c.c.) mucizesiyle Hz. Musa (a.s.) Firavun’un sarayında büyümüştür.
- Olgunluk çağına kadar burada kaldı.
- Bir gün şehirde gezerken görmüş olduğu bir kavgayı ayırma sırasında yanlışlıkla bir kişinin ölümüne neden olmuştur. Bu olaydan sonra da Mısır’dan ayrıldı ve Medyen tarafına doğru gitti.
- Medyen’de on yıl kadar kaldı ve orada evlendi.
- Mısır’a geri dönerken yolda kendisine peygamberlik vazifesi verildi ve Firavun’a gitmesi emredildi.
- Hz. Musa (a.s.), kardeşi Harun’u kendisine yardımcı olması için Yüce Allah’tan (c.c.) istedi.
- Allah (c.c.) onun isteğini kabul etti. İkisi birlikte Firavun’u tevhide davet ettiler ancak Firavun onların davetini kabul etmedi. Onları öldürmeye kalktı.
- Hz. Musa ve beraberindekiler Allah’ın (c.c.) izniyle kurtuldular. Firavun ise ordusuyla birlikte onların peşine düştü ve hepsi denizde boğulup gitti.
Ayet el- Kürsi’nin okunuşu ve anlamı
Okunuşu
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te’huzühû sinetün velâ nevm, lehû mâ fis semâvâti ve mâ fil ard, men zellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih, ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm, ve lâ yühîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bimâ şâ’, vesia kürsiyyühüs semâvâti vel ard, ve lâ yeûdühû hifzuhümâ, ve hüvel aliyyül azîm.
Anlamı
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır.
Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir ne de bir uyku.
Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.