1.Ünite Melek ve Ahiret İnancı Konu Özeti

Bu Yazımızda 7. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi 1.Ünite Melek ve Ahiret İnancı Konu Özetini Sizlere aktaracağız.
1. Görülen ve Görülemeyen Varlıklar
Varlıkları üç grupta inceleyebiliriz:
1. Duyu organları sayesinde algılanan varlıklar. Örnek: dağ, taş, insan
vb.
2. Özel aletler yardımıyla algılanan varlıklar. Örnek: teleskop yardımı
ile görülen gök cisimleri, mikroskopla görülen mikroorganizmalar,
elektrik akımı vb.
3. Yüce Allah’ın (c.c.) bildirmesi ile ancak varlığından haberdar
olduğumuz ruhani varlıklar. Örnek: melek, cin, şeytan, ahiret vb.
2. Melekler ve Özellikleri
Melekler, erkeklik ve dişilikleri olmayan, yemeyen, içmeyen, evlenmeyen,
doğmayan ve doğurmayan, Allah’ın (c.c.) izniyle çeşitli şekillere girebilen,
gözle görülmeyen, Allah’ın (c.c.) emirlerine tam olarak itaat eden, nurdan
yaratılmış, elçilik görevi yapan varlıklardır.
Dört büyük melek ve görevleri şunlardır:
Cebrail (a.s.): Allah’tan (c.c.) aldığı vahiyleri peygamberlere iletmekle görevlidir.
Azrail (a.s.): Canlıların ruhlarını almakla görevli melektir.
Mikail (a.s.): Tabiat olaylarının oluşumu ve rızıkların dağıtımı ile görevli
melektir.
İsrafil (a.s.): Sûra üflemekle görevlendirilen melektir.
Dört büyük meleğin haricindeki bazı melekler ve görevleri şunlardır:
Rahmet melekleri: Müminlere rahmet okumakla görevli meleklerdir.
Hafaza melekleri: İnsanları koruyan meleklerdir.
Kiramen Kâtibin melekleri: İnsanın sağında ve solunda bulunurlar. Sağ tarafımızdaki melek, yaptığımız iyilikleri; sol tarafımızdaki melek ise kötü davranışları kaydetmekle görevlidir.
Münker Nekir: Kabirde insanları sorgulamakla vazifeli meleklerdir.
Meleklerin özellikleri şunlardır:
- Yeme, içme, uyuma, çoluk çocuk sahibi olma gibi ihtiyaçları yoktur. (bk.
Hud suresi, 69-70. ayetler.)
Meleklerde erkeklik ve dişilik yoktur. (bk. Saffat suresi, 150. ayet.) - Melekler sadece Allah’ın (c.c.) emirlerini yerine getirirler. (bk. Enbiya su-
resi, 20. ayet.) - Melekler nurdan yaratılmışlardır.
- Melekler duyu organları ile algılanamazlar.
3. Dünya ve Ahiret Hayatı
Her canlının takdir edilen yani önceden Allah (c.c.) tarafından belirlenen bir ömrü vardır. Hiçbir canlı bu dünyada ebedî kalıcı değildir. Rabbimizin bu kanunu tüm varlıklar için geçerlidir. Bu gerçeği Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle açıklamıştır: “Kendi kendilerine, Allah’ın, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları ancak hak olarak ve muayyen bir süre için yarattığını hiç düşünmediler mi? İnsanların birçoğu, Rablerine kavuşmayı gerçekten inkâr etmektedirler.” (Rum suresi, 8. ayet.)
Dünya hayatı ahiretin tarlasıdır yani burada ne ekersek ahirette onu biçeceğiz. Dünya hayatı başıboş yaratılmış bir hayat değildir. Dinimiz dünya hayatına da değer vermiştir. Allah’a (c.c.) dua ederken hem bu dünyamız hem de ahiretimiz için iyilik isteriz. Bu usulü bize Kur’an-ı Kerim öğretmektedir: “Onlardan bir kısmı da: Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru! derler.” (Bakara suresi, 201. ayet.)
Sevgili Peygamber Efendimiz de ahiret hayatını hiçbir zaman unutmamamız için, “Akıllı kişi kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz kişi ise heveslerine uyup bir de Allah’tan bağışlanma umandır.” (Tirmizi, Sıfatü’l-kıyame, 25.) buyurarak bizleri ebedî olarak kalacağımız ahiret yurdumuz için çalışmamız ve hazırlık yapmamız konusunda uyarmıştır.
4. Ahiret Hayatının Aşamaları
Ahiret : Ölüm İnsan hayatına canlılık veren ruhun bedenden ayrılmasına ölüm denir. Ömrün nihayete ermesine ecel denir. Ecel vakti ne bir dakika öne veya ne bir dakika sonraya alınabilir. “Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez ve onu geciktiremez.” (Hicr suresi, 5. ayet.) Ölüm, inanan insan için bir son değildir. “Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da şerle de imtihan ederiz ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya suresi, 35. ayet.)
Kıyamet: Evrende bulunan her şeyin yok olmasına kıyamet dendiği gibi, ölen tüm insanların yaptıklarının hesabını vermek üzere diriltilecekleri zamana kıyamet denir. Kıyamet İslam’ın inanç esaslarından ahiret inancının ilk aşamasını oluşturur. İsrafil (a.s.) birinci kez sûra üflediğinde kıyamet kopar ve yeryüzünde her şey yok olur. Sura ikinci defa üflenmesi ile de insanlar kabirlerinden dirilip kalkarlar. “Sûr’a üflenince, Allah’ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölecektir. Sonra ona bir daha üflenince, bir de ne göresin, onlar ayağa kalkmış bakıyorlar!” (Zümer suresi, 68. ayet.)
Yeniden Diriliş: Ba’s Kıyamet koptuktan sonra İsrafil’in (a.s.) sûra ikinci kez üfürmesiyle insanların Allah (c.c.) tarafından yeniden diriltilmelerine ba’s denir yani öldükten sonra ikinci diriliştir.
Hesap İçin Toplanma Yeri: Mahşer Sur’a ikinci defa üflendiğinde bütün insanların diriltilerek mezarlarından kalkıp bu dünyada iken yaptıkları her şeyden hesap vermek üzere toplandıkları yere mahşer denir. Mahşerde toplanmaya inanmak, ahirete iman konusu içinde ele alınır. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz mahşeri şu şekilde anlatmıştır: “Sûr’a üfürüldüğü gün, -Allah’ın diledikleri müstesna-, göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük olarak O’na gelirler.” (Neml suresi, 87.ayet.)
Hassas Terazi: Mizan Mahşerde insanların günah ve sevaplarının, iyilik ve kötülüklerinin tartılacağı manevi teraziye mizan denir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bu hususu şöyle beyan etmiştir: “Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.” (Enbiya suresi, 47. ayet.)
Cennet ve Cehennem: Müminlerin ebede olarak kalacakları ahiret yurduna cennet denir. Cehennem ise, kafirlerin sürekli, günahkâr müminlerin de cezalarını çekinceye kadar kalacakları yerdir.
5. Ahiret İnancının İnsan Davranışlarına Etkisi
Allah’a (c.c.), ahiret gününe, mizana, cennet ve cehenneme iman eden bir kişi, daima sorumluluk hissi taşıyarak hareket eder. Bu duygu ve düşünce o kişiyi iyiliklere yöneltirken onu kötülüklerden uzak tutar. Öldükten sonra Rabbine hesap vereceğini bilen Müslüman iman edip sevdiği Rabbinin huzuruna günahsız bir şekilde çıkmak için nefsin ve şeytanın aldatmacasına kanmadan, süslenerek ona güzel gibi gösterilen günah deryasına dalmadan tertemiz bir hayat yaşayarak yüz akı ile Yüce Mevla’mızın huzuruna çıkmaya gayret gösterir. Rabbimizin belirlediği sınırlara uyarak O’nun rızasını kazanmaya gayret gösterir.
6. Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. İsa (a.s.)
Hz. İsa (a.s.) İsrâiloğulları’na gönderilen peygamberlerin sonuncusudur. Peygamberlerin en üstünü olan ve ülü’l-azm diye isimlendirilen beş peygamberden biridir. Hz. İsa (a.s.) üstlendiği peygamberlik görevini yerine getirmekte üstün gayret gösteren ve bu konuda Rabbimizin övgüsüne mazhar olan bir peygamberdir. Hiçbir zorluk ve sıkıntı Hz. İsa’yı (a.s.) dini anlatmaktan ve insanları doğru yola çağırmaktan alıkoymamıştır. Hz. İsa (a.s.) Allah (c.c.) tarafından yaratılmış bir kuldur ve annesi Hz. Meryem’dir (r.a.).
7. Bir Sure Tanıyorum: Nâs Suresi ve Anlamı
Nâs suresi, Kur’an’ın yüz on dördüncü ve son suresidir. Altı ayettir. Nâs suresi, Felak suresi ile beraber indirilmiştir. Bu iki surede kötülüklerden Allah’a (c.c.) sığınılması gerektiği bildirilmiştir.
Okunuşu Anlamı
Bismillâhirrahmânirrahîm Rahman ve Rahim olan Allah’ın ismiyle.
1. Kul e’ûzü birabbinnâs 1. De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,
2. Melikinnâs 2. İnsanların hükümdârına,
3. İlâhinnâs 3. İnsanların ilâhına,
4. Min şerril vesvâsil hannâs 4. O sinsi vesvesecinin şerrinden.
5.Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi 5. O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar.
6. Minelcinneti vennâs 6. Gerek cinlerden, gerek insanlardan.